YENİ SPOR YASASI + DERNEK VE ŞİRKET YÖNETİM KURULLARI + EGONOMANİ…

1142
Görüntüleme

Merhaba Sevgili Dostlarım,

Bildiğiniz gibi 7405 sayılı yeni Spor Yasası 25.04.2022 de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın en ilgi çekici konularından biri de dernekler tarafından kurulacak anonim şirketler ve bunların yönetim kurulları! Kanunda da belirtildiği gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre bir veya daha fazla kişiyle kurulabilen bu spor şirketlerinin yönetim kurulları, dernek yönetim kurulları ile farklı kişilerden olabilecek. Bu da maalesef / ileride, dernekleri ve şirketleri bazı sorunlarla karşı karşıya bırakabilecek! (Mevcut kulüp şirketlerinde genellikle yarıdan fazla üye aynı kişi!)
Ayrıca; tüm üyeler, şirkete ortak olacak mı? “Büyük” (Ki, ileride büyük problem yaşanmaması için, en az %51 ile Derneğin “Tüzel Kişiliği” olmalı!..) veya “Küçük” hissedarlar, kimler olacak? Halka arz söz konusu olacak mı? Dernek üyesi de olan “Küçük Hissedarlar”, Şirket’ten maddi beklentileri olmadığı için, Genel Kurullara ilgi gösterecek mi? Genel Kurul yapabilmek için, vekâlet toplama savaşları yaşanacak mı? Gibi… Bazı ucu açık sorular da söz konusu!..

Dernek ve şirket yönetimlerinin farklı kişilerden oluşması halinde geçmişte ve günümüzde, yaşanmış ve yaşanmakta olan sorunları işaret etmek için, kaleme aldığım bu e-makale’ de; olası bir “Hikâye” yansıtılmakta olup, ürün yerleştirme yapılmaktadır! ?

Öncelikle, ortakları ve üyeleri genellikle aynı kişilerden oluşan ve kuruluşları bir hayli eskiye dayanan, iki ayrı çok üyeli ve ortaklı kurumda, hissedarlardan ve üyelerden biri olduğunuzu varsayarak (Aynen; Fenerbahçe + Galatasaray + Beşiktaş Spor Kulüpleriyle / Fenerbahçe A.Ş. Galatasaray A.Ş. Beşiktaş Sportif A.Ş. de olduğu gibi, hem Dernekte Genel Kurul Üyesi, hem de Şirkette nama yazılı hisse sahibi olduğunuzu düşünerek.) iş bu, çok özel yazıya başlamak istiyorum! İlk kuruldukları dönemlerde, yönetimlerde sıkıntılar olmasın diye, aynı kişilerden oluşturulan Yönetim Kurulları, zamanla tatmin edilemeyen egolar ve bazı küçük hesaplar nedeniyle, ayrı ayrı kişilerden oluşmuş veya oluşmasına destek verilmiş, olsun!..

Bu kurumlardan birine “XYZ Spor Kulübü Derneği” diğerine ise “XYZ Sportif A.Ş.” diyelim!

VUK na göre “İlişkili kişi – Transfer fiyatlandırması” yoluyla, örtülü kazanç kapsamındaki XYZ Derneğinden ve XYZ Sportif A.Ş. den, çok fazla gelir beklentisi olmayan + Büyük çoğunluğu aynı kişilerden oluşan + Ortakların ve Üye sayılarının da 600 – 700 civarında olduğunu + En büyük hisse oranlarının (Derneğin; sonradan ancak bağış yoluyla sahip olduğu hisseler de dahil) %1 den fazla olmadığını göz önüne alarak, bu çok özel hikayeye devam edelim!..

Ayrıca, her iki kurumun da yönetim kurulu üyelerinin; ana sözleşme ve yönetmeliklere göre seçilerek, fahri olarak çalıştığını + Herhangi bir ücret almadıklarını da, belirtmekte yarar var!

Peki; böyle bir senaryoda, sorun ne? Dediğinizi, duyar gibiyim! ?

Sorun; XYZ Sportif A.Ş. de, bundan 10 – 15 yıl önce, hasbelkader elde ettikleri statülerini, kaybetme endişesi içindeki bazı yöneticiler ve de herhangi bir maddi kazançları söz konusu olmamasına rağmen, onların bu koltuk sevdaları uğruna sergiledikleri egosal tatmin örnekleri + O koltuğu bırakmamak için her yolu deneme çabaları + XYZ Şirketi ile XYZ Derneği arasında son yıllarda vuku bulan ve kuruluş amaçları doğrultusunda, konunun doğası gereği olmaması gereken sorunları, XYZ Derneği kaynaklı göstermek + Kendi çevrelerinde, hem şirketten hem de kulüpten, konulara uzak kalmış bazı insanları da buna inandırmaları… Ve onları, olayların içine çekerek, özellikle genel kurullarda kullanmaları! Egonomani: Tatminsiz ego problemi!..

Konunun ve sorunun net bir şekilde anlaşılması için, yazının giriş bölümünde bahsettiğim üç büyük kulübümüzün “Web Siteleri”ndeki / “Şirketler” sayfasına baktığımızda, karşımıza çıkan tabloda; Kulüp ve Şirket Yönetim Kurulu Başkanları başta olmak üzere, diğer Yönetim Kurulu üyelerinin büyük çoğunluğunun aynı kişilerden oluştuğu + Farklı kişilerin ise özellikle finansal ve teknik konularda uzman, Bağımsız Yönetim Kurulu üyeleri olduğu, göze çarpmakta!

Ayrıca; Sportif Şirketin, Kulübün tüm girişimlerini maddi yönden tek çatı altına toplayan bir iktisadi işletme gibi hareket ettiğini ve mali hareketleri KAP’a bildirimlerini hepimiz biliyoruz.

Diğer yandan; Sportif Şirketlerin alt kuruluşları olarak “Özel Markalı Spor Malzemeleri Satışı” ve varsa “Kurumsal Sportif Eğitimler” ile ilgili, yan kuruluşlar tanıtılıyor ve üst kuruluş olarak “Spor Kulübü Derneği” nin adı özellikle, Sportif Şirketin amaçları arasında da ilk sırada ve en önde olduğundan, altı çizilerek bahsediliyor!..

Dolayısıyla kurumsallaşma adına, kökleri 1960 lara dayanan XYZ Derneği ve XYZ Şirketi için, çözümü değişik yerlerde/şekillerde aramaya ve Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!

Kişilere bağımlı olarak gelişen (Ki, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlikte, kişilerden bağımsız olmak esastır.) ve kişisel ego tatmin yarışlarından ve de maalesef bu kişilerin bulunmaz hint kumaşı olmalarından kaynaklanan, bu tür sorunların tek ve kesin çözümü; Yeni Türk Ticaret Kanununda da belirtildiği gibi; XYZ Derneğinin, XYZ Şirketinde bulunan % 1 civarındaki hisse oranının, yapılacak sermaye artışı ile % 51 e çıkartılması + Bu nedenle yapılacak Genel Kurul sonucu gerekirse kişi sayıları arttırılarak şirket ve derneğin aynı yönetim kurulu ile temsilidir.

Şimdi; Siz sevgili okurlarımın, konuyu çok iyi anlayarak, bunun bir yazı konusu olacak kadar, çok büyük bir problem olmadığını, basit ve iyi niyet odaklı yaklaşımlarla çözülebileceğini, düşündüğünüzü biliyorum. Ama, bunu; bazı insanlara anlatamıyorum! ?

Bu arkadaşlar bazı dönemler de o kadar ileri gidiyorlar ki, uzun yıllardan bu yana faaliyetlerini sürdüren, “FB + GS + BJK / Kulüp + Şirket” kültürünün ülkemizdeki ilk, evet ilk örneği olan XYZ Spor Kulübü Derneği ve XYZ Sportif A.Ş. nin yönetimleri arasında yaşanan sorunların yüzeysel olduğuna, önce kendilerini inandırıp, sonra da bazı üyeleri inandırarak, alternatif rekabetler içeren – dedikodu menşeli seçim çalışmalarıyla, hala görevlerine devam etmek istiyorlar!..

Bu, iki kurum arasında, diğer kurumlardan farklı bir durum daha var. Şirket çok ortaklı ama halka açık değil. Derneğin de; şirketin 700 civarındaki ortağı gibi, 700 civarında üyesi mevcut.

1960 lı yıllarda üyeler ve ortaklar % 100 aynı kişilerdi. Şimdilerde bu oran % 50 nin altında, şirketin ortakları yaşlanıyor ve yavaş yavaş ebediyete intikal ediyorlar. (Öncelikle aramızdan ayrılanlara rahmetler diliyorum.) Yeni varisler de, maalesef ne şirketin adını, ne de derneğin yerini biliyor. Netice de her iki kurum da, bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete, halindeler!

Şirketin varlıklarını, bu günkü değerlerle paraya çevirmek, kulübün yerini ve şirketin ismini bilmeyen, ama gayrimenkul fiyatlarını yakından takip eden ortaklara, her an cazip gelebilir.

Bu konuda yıllar önce, halen internetten de rahatlıkla ulaşabileceğiniz, bir türlü egolarının önüne geçemeyen ve statülerini kaybetmemek için, Egonomani’nin (Bu tanımı; yaklaşık 10 yıl önce, benzer konuda yazdığım bir makale başlığında kullanmıştım!) en iyi örneklerini vererek, her türlü entrikayı düşünebilen bazı üst düzey yöneticilere atfen “Kurumsal Yaşamda Statü & Provasız Kostümler” başlıklı, özel bir makale yazmış ve söyle demiştim.

[Şimdiye kadar! Kurumsal organizasyon şemalarında yer alan mevkilerdeki, kişileri ve onların statülerini; özel kumaştan yapılmış birer kostüm şeklinde yorumlamayı hiç düşündünüz mü?

İsterseniz bir düşünün!..
Genellikle bu şekilde düşündüğümüzde, 3 durumla karşılaşırız…
1) Bazı statüler, bazı insanlara “Cuk” oturur. (Ki, ideal olan da budur!)
2) Bazı statüler ise, bazı insanlara küçük gelebilir. (Zaten onlar; hiç zaman kaybetmeden, daha üst ve yüksek makamlara/statülere doğru yelken açarlar veya elinizden uçup giderler!)
3) Bazı statüler de, bazı insanlara bol gelir. [En tehlikeli ve sıkıntılı olanda, bu durumdur! Eğer o kişi bu bolluğun farkında olmayıp, olur olmaz ortamlarda salına salına dolaşıyorsa, maalesef bu provasız kostümler, çok kötü bir şekilde sırıtır ve de kurumu dışarıya çok yanlış yansıtır!..]

Yukarıda bahsettiğim, XYZ Derneği ve XYZ Sportif Şirketi örneğini; 3. Maddedeki, Yönetici konumunda bulunan bazı özel arkadaşlar için vermiş ve yazının başlığında da ifade etmeye çalıştığım gibi, onların statülerini kaybetmemek için, yönetim stratejilerinde uygulamaya çalıştıkları, kişisel egolarını tatmin etmeye yönelik, gösterdikleri çabaları kastetmiştim.

İnşallah yeni Spor Yasası ile Derneklerimizin gerçekleştireceği Şirketleşme aşamalarında, bu tür problemler yaşanmaz ve ileriye dönük maddi yapıları daha sağlam derneklere kavuşuruz!

İş dünyamızda aşırı rekabetin yaşandığı şu dönemlerde, özellikle küçük hissedarlı çok ortaklı şirketlerde, kişisel veya kurumsal farkındalığa (Dün’ün tecrübeleriyle – yarın’ın planlamalarını yaparken, bugünü fark etmek ve de bugünün bilincinde olmak, sadece olumlu veya olumsuz geçmiş deneyimlere güvenerek değil – yeni stratejik planlar çerçevesinde çalışarak, kurumsal eğitimlere ve yeni bilgi kazanımlarına da değer vererek, geleceğimiz ile ilgili güzel farklılıklar yaratabileceğimize inanmaktır!) odaklanmak için olağanüstü çalışmalara imza atarken, hatır gönül ilişkileriyle, olur olmaz kişilere paye verip, hak edenleri küstürerek, geri planlarda kalmamak ve pirinç’in içindeki beyaz taşlara dikkat etmek gerek!.. Diye düşünüyorum!

Makamlardan güç alan yöneticiler, o makamlara güç katan yöneticilerden her zaman çekinir!
Dolayısıyla yerlerini koruyabilmek için, değişik düşüncelerle hareket etmekten çekinmezler!..

Bazı statüler/makamlar raf ömrü dolmadan boşaltıla bilinmeli, dolayısıyla kurumsal yönetim stratejilerinde, kişisel ego tatminleri (Egonomani Rahatsızlığı) olmamalı diyor ve daha mutlu bir gelecek için, her zaman umuda yelken açarak, her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum!

Sevgi ve saygılarımla

Ali Rıza DEĞER